Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel, yapay zekâ takviyeli tercih robotlarına karşı değerli bir ihtarlarda bulundu.
Tercih devri en az imtihan devri kadar kritik
Tercih devrinin en az imtihan devri kadar kritik bir periyot olduğunu kaydeden Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel, “Sınav akademik performansı ortaya koydukları bir süreçse, tercih devri de hakikat karar verebilme hünerlerini ortaya koydukları bir süreçtir. Münasebetiyle iki süreç de epey kritiktir. Gözlemlediğimiz şu: Gelen aday öğrencilerimizin yüzde 60’ı kendi zihninde bir kısım kararıyla geliyor ve bunu değiştirmek güç. Yüzde 40’lık kısım ise öğretmenleri, arkadaşları, meslek sahibi bireyler ve ailelerinin yönlendirmeleriyle bu kararı veriyor. Hasebiyle bu, müşterek verilen, kolektif zekâ ile kesin kararın verildiği bir süreçtir. Burada kolektifin altını ısrarla çizeceğim. Adaylar tek başına karar verdiği vakit, o kararın sorumluluğunu tek başına almak üzere bir kaygıyı beraberlerinde taşıyorlar. Burada kolektif zekâ ile bir arada karar verirlerse, o alanda kimler çalışıyor, o kısımlarda okuyan öğrenciler ne düşünüyor, öğretim üyeleri neler diyor, mezuniyet sonrası iş alternatifleri neler üzere tüm bileşenleri kıymetlendirme sürecine dahil ederlerse o kadar rasyonel ve istikrarlı bir en son tercihte bulunurlar.” dedi.
Yapay zekâ tercih robotları ne kadar muteber?
Yapay zekâ algoritmalarının duygusal beklentileri ve ferdî tatmini göz arkası ettiğini söz eden Prof. Dr. Ergüzel, “Yapay zekâ ziyadesiyle rasyoneldir. Zira bizim kararlarımızın içerisinde rasyonel parametreler olmakla birlikte duygusal parametreler de var. İşin içerisine his olmadığı, sevmediğiniz vakit, gerçek karar olduğunda tereddütleriniz doğal olarak olacaktır. Bir kısmı sevmeniz lazım. Kendimi örnek olarak kullandığım yapay zekâ arayüzleri var. Bana birbirinden o kadar uzakta lisans kısımları öneriyor ki, şayet ben bir aday öğrenci olsaydım, yapay zekânın önerdiği kısımların yüzde 40’ını tercihlerimin içerisine dahi dahil etmeyeceğimi biliyorum. Zira yapay zekâ orada benim duygusal uzaklığımı, beklentimi yahut mezuniyet sonrası iş tatminimi gözetmeden, puan üzere çok somut sayısal bir bedel üzerinden kıymetlendirme yapıyor. O yüzden yapay zekâ algoritmalarının berraklaştırma işlevi olduğunu düşünüyorum. Geniş bir arama uzayını küçültebilir. Lakin netleştirmesi için mutlak surette kolektif zekânın, yani ailenin, deneyimlerin, duygusal parametrelerin devreye girmesi gerekir. Tercih tanıtım devirlerinde masamıza Sanayi Mühendisliği için gelen ancak Yazılım Mühendisliği yazmak üzere kararlı bir biçimde ayrılan çok öğrencimiz var.” diye konuştu.
Mühendislik düşünen adayların “algoritmik düşünme” hüneri olmalı
Mühendislik düşünen adayların kendilerinde araması gereken temel maharetin “algoritmik düşünme” olduğunu belirten Prof. Dr. Ergüzel, “Bende mühendislik marifetleri var mı?’ sorusunun yanıtı şudur: Şayet bir aday, günlük hayatında bir sorun gördüğü vakit onu sorun olarak tanımlayıp tahliline ait adım adım, algoritmik bir tahlil geliştirebiliyorsa, hangi mühendislik kısmı olursa olsun gelir ve başarılı olur. Karşıdan karşıya geçerken hangi araçtan sonra geçeceğinizi planlarken bile aklınızda bir algoritma çalıştırırsınız. Artık yeni kuşak mühendislik, uzak komşuluktaki disiplinlerle çalışmayı gerektiriyor. Bir mühendis veya Sağlık Bilimleri Fakültesi’ndeki bir öğrenci, yalnızca kendi alanını bilmemeli. Üniversitemizde, bir Tıp Fakültesi öğrencisi, Yapay Zekâ ve Veri Bilimi dersi alarak, elindeki büyük datadan anlayan bir tabip olarak yetişiyor. Yetiştirdiğimiz mühendisler; tabipten MR verisi alıp onu işleyip psikiyatrik hastalıklarla ilgili teşhis koyan mühendisler oluyor. Dünya Ekonomik Forumu’na nazaran, şirketlerin üçte ikisi artık sizin hangi kısımdan mezun olduğunuzla değil, sorun çözebilme ve çok disiplinli alanlara vakıf olabilme hünerinizle ilgileniyor. Bir projeyi tanımlayıp yönetebilmeniz, inanın dört ortalamayla mezun olmanızdan daha makbul.” halinde konuştu.
Sadece diploma değil, kültür ve girişimcilik de önemli
Üniversitede marka dersler olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Ergüzel, “1. sınıfta Üniversite Kültürü dersiyle başlıyoruz. 2. yılda Girişimcilik ve Proje Kültürü dersi veriyoruz. Bir bilgi diyor ki, girişimcilik şirketlerinin olduğu ülkelerde genç işsizlik oranı yüzde 60 daha az. Öğrencilerimizin yüzde 80’i, mezun olduktan sonra bir yerde istihdam edilmek yerine kendi şirketini açmak istiyor. 3. sınıfta projeli seçmeli derslerimiz var. 4. sınıfta ise Mezuniyet Projesi ile öğrenci artık kendi geliştirdiği esere odaklanıyor. Mezuniyet projesini, kendi şirketini kurarak ve TÜBİTAK dayanaklı projelerle esere dönüştüren öğrencilerimiz var. Üniversite bir kültürdür; o kültür içerisinde olgunlaşırsınız. Filiz olarak alırız, meyvesi ile mezun ederiz öğrencilerimizi. Bu marifetleri ve kültürü diploma olmadan öğrenmek mümkün değil.” dedi.
İngilizce bilmek şart…
İçinde data olan her meslek yahut bilgi üreten her mesleğin kazandıracağına dikkat çeken Prof. Dr. Ergüzel, “Sağlık bilimleri bunun için dayanılmaz bilgi üreten bir alan ve çok değerli. Ve lisan… Artık ‘İngilizce biliyor musun?’ diye bir soru yok. İngilizce bilmeyen bir mezun, mutlak surette bir gün ‘Keşke bu lisan sorunumu lisans devrinde çözseydim’ diyecektir. Mühendislik bölümlerimizin pek birden fazla İngilizce. ‘Hocam İngilizce yapabilir miyim?’ diye endişelenmeyin. Üniversitemizde bir yıl hazırlık programımız var. O bir yılı kesinlikle kullanın, İngilizce sorununuzu çözün ve kenara itin.” sözünde bulundu.
Ailelere ve adaylara mesaj
Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel, kelamlarını tüm adaylara ve ailelerine yönelik umut dolu bir bildiriyle noktaladı:
“Hiçbir aday öğrencimiz şunu unutmasın: Gerçek tek değildir. Yanılgı yapmaktan korkmasınlar. Hayatlarının rastgele bir periyodunda yaptıkları bir yanılgıyı telafi etme fırsatları çok olacaktır. O yüzden çalışmayı, tutkulu olmayı, çabalı olmayı ve yılmamayı, hiçbir vakit yenilgisi kabul etmemeyi öncelikli olarak öneriyorum. Ve ailelere: Kolektif zekâ çok değerli. Bir karar vermeden evvel mutlak surette bu avantajınızı kullanın.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
